1865 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan iç savaş sona ermiştir. Kuzey ve Güney arasında döşenen demiryolu hattı inşası tüm zorluklara rağmen devam etmektedir.
Güney cephesinin konfederasyon askerlerinden olan Cullen Bohannon savaşta karısını kaybetmiş intikam arayışı için Vahşi Batı’ya gelmiştir. Yaşadığı bir takım olaylar onu demiryolu hattının inşasına sürüklemiştir. Amerika’nın ilerleyişini, toplumsal sorunlarını, kölelikten henüz kurtulan zenci-beyaz ilişkilerini, kızılderili sorunları ve politikacıların zenginlik ve siyasi çıkarlarını ele alan dizi de hem rayların ilerleyişine, hem de Cullen Bohannon’un yaşadığı hayat hikayesine tanık olacaksınız.
Dizi Künyesi
Orjinal Adı: Hell On Wheels
Türkçe Adı: Yürüyen Cehennem – Tekerli Cehennem – Tekerlekler Üstünde Cehennem
IMDB: 8,3/10 – 24.709 Oy
Yönetmen: David Von Ancken, Adam Davidson, John Shiban
Senaryo: Joe Gayton, Tony Gayton, Bruce Marshall Romans
Tür: Dram, Western
Ülke: Kanada
Dil: İngilizce
Sezon Sayısı: 5
Bölüm Sayısı: 57
Süre: 43 Dakika
Kanal: AMC
Önemli Uyarı: Eğer diziyi izlemediyseniz bu yorum dizi hakkında spoiler içerebilir.
Keyifle izlediğim ve merakla takip ettiğim dizilerden biridir. John Wayne, Clint Eastwood, Yul Brynner gibi bir dönemin hızlı kovboy yıldızlarının yer aldığı, hızlı bir western filmi düşünüyorsanız bu dizi size istediğinizi vermez. Bir dönem Amerika’sının dönemsel sorunlarını ele alarak, kaliteli bir konu üzerine inşa edilmiş, mantık hatası içermeyen, köleliğin kaldırıldığı bir dönemin sonunda zenci-beyaz ilişkisini ele alan, politika, entrikalarla dolu siyasi ve ekonomik güç, yerleşim, büyüme, kalkınma gibi bir çok toplumsal sorunu ekranlara taşımaktadır HELL ON WHEELS.
Dilerseniz diziyi yorumlamadan önce o dönemin Amerika’sında neler yaşandığına, tarihine bir göz atalım.
Amerika’nın 1850’li yıllarında kölelik özellikle güney bölgelerinde oldukça yaygındı. Afrika’dan kaçırılan ve getirilen siyahi kökenler, pamuk, tütün ve şeker kamışı tarlalarında köle olarak çalıştırılmaktaydı. Güney’in ekonomisini tarımcılık oluştururken, Kuzey’de ise sanayileşme hızla ilerlemekteydi. Kuzey’de kölelik kaldırılmış, yeni kurulan eyaletlerde de kölelik yasaklanmaya başlamıştı. Güney bölgesi bu durumdan rahatsız, köleliğin yasaklanmasından endişe etmekteydi. Çünkü bu durum Güney’in tarıma yönelik ekonomisini olumsuz yönde etkileyecekti.
Abraham Lincoln köleliği kaldırmak sözü ile seçimi kazanmış, bu durum güneyde 7 eyaletin birleşmesine ve ABD’den bağımsızlığını ilan etmesine yol açmıştır. Güney Karolina, Mississippi, Florida, Alabama, Teksas, Georgia ve Louisiana’dan oluşan bu 7 eyalet Jefferson Davis başkanlığında Amerika Konfedere Devletleri adı altında yeni bir devlet kurmuşlardır. Kısa bir süre sonra Virjinya, Arkansas, Kuzey Karolina ve Tennessee eyaletleride Amerika Konfedere Devletleri’ne katılmıştır. Ülkenin geri kalan kısmı ise kuzeyli union “birlik” tarafını oluşturmuş ve iki devlet arasında savaş patlak vermiştir.
9 Nisan 1865 tarihine kadar süren çatışmalar kuzey ordularının kazanması ile sonuçlanmıştır. Güneydeki tüm kölelere özgürlük hakları verilmiş, kısa bir süre sonra da oy kullanma hakları verilmiştir.
Dizimiz işte bu noktada devreye giriyor. Savaş sona ermiş, Amerika Birleşik Devletleri tek devlet olmuş, yeniden yapılanma ve kalkınma dönemi başlamıştır.
Anson Mount’un canlandırdığı güneyli asker Cullen Bohannon savaşta karısını kaybetmiş, intikam ateşi ile yollara düşmüş, kendisini tüm kıtayı dolaşacak olan demiryolu hattı inşasının içinde bulmuştur.
İte-kaka ilerleyen demiryolu hattı inşası sırasında bir takım sorunlar baş göstermektedir. Her ne kadar siyahi köken özgürlüğünü kazansa da hala güneyliler tarafından ikinci sınıf insan muamelesine tabi tutulmaktadır. Binlerce çalışan işçinin ihtiyaçlarını karşılamak için yiyecek, içecek, giyecek, yatacak, genelev, kumarhane gibi mekanların olduğu bir kasabaya ihtiyaç vardır. Demiryolu hattı ilerledikçe kasaba da göçebe bir şekilde konum değiştirmektedir. Düzeni kuracak politikacılara ve güvenlik güçlerine ihtiyaç vardır. Cullen Bohannon tüm bu işlerde başarılı, kendi tarzı ile düzeni sağlayan bir kişiliktir. Başladığı işi bitiren, kendine has yöntemleri ile “az laf çok iş” sözünü eyleme dönüştüren adamdır. Son zamanlarda izlediğim en karizmatik dizi oyuncularından diyebilirim. Yaşadığı koşullar nedeni ile kir-pas içinde görsekte zamanın mürekkep yalamış, okumuş asil insanlarından biri olduğunu zaman zaman bize gösteriyor. “Onurum için yaşarım, yaşamak için öldürürüm” lafının yürüyen abidesidir.
Sözü daha fazla uzatmadan, fazla spoiler vermeden, klasik western tarzı dizilerden hoşlanıyorsanız izlemenizi öneririm.