Do Min-Joon, 400 yıl önce Joseon döneminde dünyaya inmiş bir uzaylıdır. Görme ve işitme yetenekleri insanlardan fazlasıyla gelişmiş olan kahramanımız, zamanı durdurabiliyor ve herhangi bir kapıyı açarak dilediği yere ışınlanabilmektedir.
Bu yeteneğini ve uzaylı olduğunu herkesten saklayan Do Min Joon bir takım olaylar neticesinde ünlü aktris Cheon Song Yi ile karşılaşacak ve aralarında güçlü bir aşk doğacaktır.
Dizi Künyesi
Tür: Romantik, Komedi, Dram, Fantezi
İngilizce Adı: My Love From The Star
Orjinal Adı: You Who Came From the Stars
Yönetmen: Jang Tae-Yoo
Senarist: Park Ji-Eun
Bölüm Sayısı: 21
Yayınlanma Tarihi: 18 Aralık 2013
Dil: Korece
Ülke: Güney Kore
Önemli Uyarı: Eğer diziyi izlemediyseniz bu yorum dizi hakkında spoiler içerebilir.
En sevdiğim Kore dizileri arasında yer almaktadır. Baştan sona hiç sıkılmadan 4 gün gibi kısa bir sürede izledim. Mükemmel oyunculukları ile karşımıza çıkan Kim Soo Hyeon (Do Min-Joon) ve Jeon Ji-Hyeon (Cheon Song Yi) izleyicilere hem çok duygulu anlar yaşatıyor, hem de gülmekten kırıp geçiriyor.
Ben bu dizide özellikle Song Yi tarafından büyülendim. İzleyiciye oyunculuktan çok daha fazlasını veriyor. Yaşanılan duyguları sanki gerçekmişçesine izleyiciye aktarıyor. Yani bir insan birisini sevse ancak bu kadar o yoğun duyguları hissetirebilirdi. Gerçek hayatında da bu duyguları yoğun bir şekilde tatmış bir kadın olmalı ki böylesine ustalıkla oynayabildi. Duygu yüklü bakışları, derinlerden gelen “Do Min Co Şi” deyişiyle insanın içini titretiyor. Duygulu kadınları oldum olası sevmişimdir. Song Yi’de bu rolü ile unutamayacağım Koreli kadınlar arasına girdi.
Sadece duygulu değil aynı zamanda tatlı şımarık tavırları, zaman zaman güldüren, rahat ve doğal halleride cazibesini tavan yaptırmış. Yani bizim uzaylının 400 yıl beklediğine değmiş :))
Çok saygıdeğer büyüğümüz Do Min-Joon abimizde gerek cool duruşu, 400 yıldır dünyada yaşamış olmanın verdiği olgunluk, yaşadığı hayat tecrübesi, görüp geçirdiği yaşam koşulları ile de tam bir karizma. Kendine has prensipleri ve konuşma tarzı var. İzlediğim Kore dizilerinde en tok sesli ve güzel konuşan aktör diyebilirim. Adam tarihi okumamış birebir yaşamış. Orjinal el yazısı, çok geniş arşive sahip bir kütüphanesi var. Kitaplarına verdiği değer onları saklamasından belli oluyor. Joseon döneminden günümüze kadar birçok meslekle uğraşmış. Kimi zaman doktor, kimi zaman profesör… Hiç yaşlanmayan kahramanımız kimliğini deşifre etmemek için farklı mekanlarda, farklı yerlerde, farklı isimlerle hayat sürmüş. Zamanında boş olan arazileri parsellemiş, geleceğe yatırım yapmış. Yani hali-vakti yerinde. Birkaç kez insanlara süper güçleri ile yardım etmek istemiş ama büyücü, sihirbaz yakıştırmaları ile halkın gazabına uğramış. Bir daha da “size yardım edende kabahat, ne haliniz varsa görün” dercesine uzaylı kimliğini deşifre etmemiş.
Do Min-Joon için Kore’nin Superman’i diyebiliriz. Görme duyusu ve işitme duyusu insanlardan 7 kat daha fazla. (Ben daha da fazla olduğunu düşünüyorum) Zamanı durdurmak gibi inanılmaz bir yeteneğe sahip. Bir mekandan başka mekana ışınlanması için sadece bir kapı olması yeterli. Nesneleri düşünceleri ile hareket ettirebiliyor. Hepsi değil bu yeteneklerden sadece biri bizde olsa kafi 🙂
Kore dizilerinde en yaygın karşılaşılan durum üçüncü bir kişinin karşılıksız aşkıdır. Bu güzel dizide de Song Yi unnimiz iki erkek arasında kalacaktır. Sevdiğim beni sevmez, beni seveni ben sevmem durumu var yani.
Ayrıca artık uzaylı kahramanımızın 400 yıllık gurbet hayatı dolmuş ve kendi gezegenine geri dönme zamanıda gelmiştir. 400 yılda bir yaşanan bu (sanırım meteor yağmuruydu) olayın yaşanmasına sadece 3 ay 12 gün gibi bir süre kalmıştır. Geri dönmezse ölecek, dönse sevdiği kadını burada bırakacak.
Devamını ben anlatmayım da Song Yi ile Do Min-Joon’un tanışmasını, yaşadıkları büyük aşkın hikayesini ve olaylar silsilesini siz izleyin.
Şiddetle tavsiye ederim…